Doğu Karadeniz'de 2007 yılında görülmeye başlanan, son birkaç yıldır çoğalan ve özellikle yaz ayı ile birlikte yeniden ortaya çıkan 'Ricania simulans' adlı kelebek türü böcek, tarım alanları başta olmak üzere suyunu emdiği diğer bitkiler ve yeşil örtünün kurumasına neden olmayı sürdürüyor. Bu yıl da ortaya çıkan ve evleri de istila etmeye başlayan 'vampir' olarak da bilinen kelebek türü, vatandaşların kâbusu oldu. Bakanlıklar ve üniversiteler kelebeklerle ilgili mücadele eylem planı arayışını sürdürüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Koordinasyonunda Rize Tarım İl Müdürlüğü, Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü uzmanlarıyla yürütülen çalışmada, 'Ricania simulans'a karşı biyoteknik mücadele kapsamında sarı renkli yapışkan tuzaklar hazırlandı. Sahada uygulamalarına başlanan yöntemle kelebekler, kitle halinde tuzakla yakalanması öngörülüyor. Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Zooloji Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri, zararlı böcek türü ile ilgili araştırma çalışması sürdürüyor. Çalışma ile toprağa ekilecek böcek öldürücü bitki yoluyla zararlı kelebek türünün yok edilmesi planlanıyor.
Vampir Kelebek Nedir? Mücadelesi Nasıl Olmalıdır?
Japonya, Güney Çin, Kore, Ukrayna, Rusya ve Gürcistan böceğin yayılış gösterdiği ülkelerdendir (Fang 1989; Urban ve Cryan 2007). Anavatanı Güney Asya’dan 1900’lü yıllarda Rusya’ya, 1950’li yıllarda Gürcistan’a, 2006 yılında da Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi’ne yayılmıştır. Ülkemize geçişinin doğal yollarla değil de Gürcistan Sarp sınır hudut kapısından turunçgil ve kivi fidanları ile olduğu sanılmaktadır (Göktürk ve Aksu 2014). Kelebeğe benzeyen erginleri ve sarı tüylerle süslü nimfleri ile hemen dikkat çeken R. simulans, 2006 yılından itibaren bölgede zarar yapmaya başlamış ve her geçen yıl zararını arttırarak devam ettirmiştir.
Yumurtalar, otsu ve odunsu bitkilerin dal ve sürgünlerinin kabukları altına bırakılmakta ve bu şekilde kışı geçiren zararlı yılda bir nesil vermektedir.Erginler bahçe kenarlarındaki çit bitkilerinde ve kültür bitkilerinin taze sürgünlerinde beslenmektedir. Nimfler ilk başta bahçe kenarlarındaki çit bitkilerinde görülmekte ve buradan kültür bitkilerine geçmektedir. Nimf ve erginler taze ve sulu bitki dokularında koloni oluşturarak beslenmekte ve buralarda fumajine neden olmaktadır. Bu durum özellikle kivide son derece dikkat çekmektedir. Erginlerin doğada yoğun olarak temmuz sonu ağustos başında bulunduğu ve çiftleşen dişilerin ağustos başından itibaren yumurtalarını otsu bitkiler ve çok yıllık bitkilerin kurumakta olan ince sürgün ve dalcıklarına bırakmaktadır. Ergin dişiler, özellikle ucu kesilmiş ve geriye doğru kurumaya başlayan dal veya sürgünleri yumurta bırakma yeri olarak tercih etmektedir. Bunun yanında özellikle asmadaki tutunucu sürgünlerin kurumaya başladığı dönem ile dişilerin yumurta bırakmaya başlamasının aynı döneme denk geldiği ve bu organlara çok yoğun yumurta bıraktıkları tespit edilmiştir. Dişi yumurtalarını kabuk altına bitki dokusu içerisine tespih tanesi gibi düzgün bir hat boyunca dizer ve bir yumurta dizininde yaklaşık olarak 5-35 adet yumurta bulunmaktadır. Bitki dokusunda yumurta bırakılan yerlerin bir hat şeklinde tırtıklı ve yumurta bırakılan dokuların kabarık oldukları belirlenmiştir. Yumurta konulan dokular ve açılan yaralar kolayca görülebilmektedir.
Zararlının biyolojisiyle ilgili elde edilen somut sonuçlardan kültürel mücadeleye yönelik çıkarımlar elde edilebilir. Çünkü R. simulans’a karşı mekaniksel mücadele dışında herhangi bir mücadele önerilmemekte, zararlının kış dönemini konukçu bitkilerin kurumuş ve kurumak üzere olan dal veya sürgünlerinde yumurta döneminde geçirmeleri nedeniyle bir sonraki yıl nimfler çıkmadan önce bahçelerin temizlenmesi ve yumurta ile bulaşık bitkilerin veya dalların imhası popülasyonu büyük ölçüde düşürecektir.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin vazgeçilmezlerinden olan çay, kivi ve fındık da bu zararlı türün tehdidi altındadır. Bölgede görüldüğünden bugüne kadar, R. simulans’ın biyoloji ve morfolojisine yönelik çalışma yürütülmüş (Göktürk ve Aksu 2014), R. simulans’a karşı Lecanicillium muscarium patojeni ile denemeler yapılmıştır (Güçlü ve ark. 2010). Aynı şekilde, entomopatojenlerin etkisine yönelik araştırma (Eken ve ark. 2013) ve zararlıya karşı Azadirachtin ve Spinosad biyopestisitlerinin uygulama denemesi yapılmıştır (Ak ve ark. 2013). Ancak, arazi şartlarında türe karşı herhangi bir mücadele çalışması yapılmamıştır. Bu çalışma, R. simulans’ın bölgedeki populasyon yoğunluğunu düşürmek ve böylece zararının azaltılmasına katkı sağlamak amacıyla yürütülebilecek mücadele çalışmalarını araştırmak amacıyla 2013 ve 2014 yılları arasında yürütülmüştür.
Ak et al. (2013), 2009-2011 yıllarında zararlının nimflerine karşı Azadirachtin (400 ml/100 L) ve Spinosad (35 ml/100 L)’ı denemiş; Azadirachtin’in %30, Spinosad’ın ise %71.2-78.7’lik bir etkinlik gösterdiğini bildirmiştir. Ancak Saruhan et al. (2006)’nın bildirdiği gibi, özellikle çay zararlılarının popülasyonlarının doğal düşman baskısı altında doğal dengede olması nedeniyle, bu bölgede yetiştirilen çay ile iç içe olması nedeniyle çay zararlılarının doğal düşmanları üzerine olumsuz etki yaparak çay zararlılarının doğal dengesinin bozulabileceği düşüncesiyle üreticilere önerilmemiştir. Bunun sadece nimflerin ilk çıktığı devrede yoğun olarak bulunduğu bahçe kenarlarındaki çit bitkileri veya yabacı otlar üzerinde uygulanması önerilebilir.
Işık tuzaklarına düşen böcek miktarları incelendiğinde yakalama oranının oldukça fazla olduğu görülmüştür. R. simulans erginleri ışık tuzaklarına temmuz başı-eylül başı arasında yakalanmıştır. Tuzakların asılmasını müteakip yapılan kontroller sonrası her hafta belli oranda böceğin ışık tuzağına düştüğü görülmüştür. Yakalanan birey sayısı temmuz başından başlayarak artış göstermiş; eylül başında hızlı bir düşüşle son bulmuştur). Bir vejetasyon döneminde düşen toplam böcek sayısı incelendiğinde 2013 için 22316, 2014 için ise 24302 adet böceğin yakalandığı tespit edilmiştir. Yapışkan tuzaklara yakalanan böcek miktarı incelendiğinde yakalama oranının çok düşük olduğu görülmüştür. Yapışkan tuzaklarda ergin bireyler temmuz başı-eylül başı arasında yakalanmış, ancak ergin birey sayısında ciddi bir dalgalanma olmamıştır (Şekil 3-4). Bir vejetasyon döneminde yapışkan tuzaklara yakalanan toplam böcek sayısı incelendiğinde 2013 için 979, 2014 için ise 1155 adet olduğu görülmüştür
R. simulans’ın mücadelesine yönelik yapılan bu çalışmada asılan ışık ve yapışkan bant tuzaklarıyla belli oranlarda ergin yakalanmıştır. Işık tuzaklarının yapışkan bant tuzaklarına oranla oldukça fazla oranda yakalama yaptığı tespit edilmiştir. Bu zararlı türe karşı ışık tuzakları kullanılarak yapılacak mücadele çalışmasıyla türün populasyonu azaltılabilir. Böceğin zararının, havanın sıcak ve nemin yoğun olduğu zamanlarda daha da fazlalaştığı belirtilmektedir (Swaminathan ve Ananthakrishnan 1984). Karadeniz Bölgesi çok yağış alan nispeten serin bir bölge olduğundan, böceğin zararı fazla değildir. Ancak, yağış miktarının özellikle yaz aylarında düşmesi zararı arttıracaktır.
Sonuç olarak, bu böceğin erginlerine karşı yapılacak mücadele çalışmalarında ışık tuzaklarının kullanımının etkili olacağı düşünülmekte ve tavsiye edilmektedir.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/, Türk Entomoloji Dergisi, 2015, 39 (2), 179-186, Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 2015, 16 (1), 89-93